Mezhepler islamın
kendisi değil bir yorumudur. Ancak islamın ötesinde bir şey de değildir.
Mezhebi, Hz Peygamberin İslamı anlama ve yaşama biçimini bize ulaştıran ana bir
yol diye nitelendirilebiliriz. Kuranda,
ibadete yönelik emir ve telkinlerin nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiği
konusu detaylı bir şekilde anlatılmamıştır. Bu hususları Hz Peygamber
uygulayarak ümmete örnek olmuştur. Bunu yakından gören öğrenen ve uygulayan
sahabe onları takip eden tabiin kendi nesillerine gerek yazılı gerek eylem
olarak ulaştırmışlardır. Bu böyle devam ederken İslam dışı eserler ile başka
dinlere ait eserler arabca’ya tercüme edilmeye başlamıştır. Tercüme eserleri okuyan ilimi sahiplerinin
bir kısmı islama farklı çerçeveden bakmayı kendilerine bir ayrıcalık saymaya
başlamışlardır. Bunun sonucu farklılaşma yavaş yavaş yeşermeye
başlamıştır. Bu sürec devam
ederken, her gün binlerce hatta on
binlerce insanın islama girdiğini, Müslüman olanlara aynı hızda islamı
öğretinin sağlanamadığını da unutmamak gerek.
islamı bilmeyen bu grupların islamı yeterince öğrenemedikleri yetmezmiş
gibi, bir de kendi kültürleri (örf adet ve görenekleri) islama yamamak
istemeleri, toplumdaki inanç farklılaşmasının sebepleri olmuştur. Bütün
bunlardan başka Müslümanların içinde yaşayıp islamı bir türlü hazmedemeyen grupların
İslam düşmanlığına yönelik hazırladıkları eylem planlarını uygulamaya
koymaları, üst üste oluşan süreçlerdir.
Bu olumsuzlukların üst üste gelmesi sonucunda bir okul konumunda olan o
günkü İslam âlimleri, tehlikenin boyutunu fark etmiş zaman geçirmeden çalışmalarına
başlamışlardır. Bu çalışmalarını İslami geleneğe en ufak bir yara vermeden,
sürece dahil olmak isteyen sapmaları bir bir ayıklayarak adım adım çok dikkatli
bir şekilde sürdürmüşlerdir.
17 Kasım 2011 Perşembe
Ehlibeyt mensupları ile Mezhep İmamları Kavgalımıdır?
Hz Peygambere dayanan İslami
fiilleri toparlayarak başlanırken, sonradan oluşan sorunlara yine kuran ve
sünnet ışığında yaptıkları içtihatların bütününü dahil etmişlerdir. Onların
talebeleri de bu sürecin devamında çıkan sorunlara aynı yöntemle cevap
oluşturmuşlardır. Bu birikimlere mezhep denmiştir. Bunların geneli fıkıh
konularıdır. Bunların dışında aynı süreçte itikadı sapmaların yaşandığı da
görünmektedir. Bu sapmaların boyutlarını gören İslam âlimleri bir müslümanın
neye nasıl inanması gerektiğini hangi hallerin insanı küfre götürdüğünü yine
hadis ve Kuran ışığında toparlamışlardır. Tabi yorumların girdiği alanlarda
âlimlerin bir birinden farklı görüşleri olmuştur. Bugün Müslümanlar arasındaki
tefrikanın sebeplerinden birisi de bu yorum farklılığından gelmektedir. Çünkü
her yorum kaynağını her ne kadar Kurandan aldığını ifade etse de, Kuran dışı
bir takım şeylerden etkilendiği bir hakikattir. Yine bu dönemde bazı grupların
benimsediği görüşlere ayetlerden delil bulma çalışmalarına gidilmiştir. Hatta
öyle bir durum hâsıl olmuştur ki, her görüş ün ispatını sağlamak için
ayetlerden delil bulmaya çalışılmıştır. O dönemlerin yetişkin âlimleri bu
yöntemin yanlış olduğunu bir görüşe delil Kuran’ın bütünlüğüne dikkat edilerek
görüş oluşturulacağını, İtilaflı konuların yorumlarında çok aşırılığa gidildiği
Kuran’ın o konudaki ifadesinden uzaklaşılıp başka anlamlar yüklendiğini
söylemişlerdir. Asırlardan beri söylenegelmektedir. Ancak, bunu duymak
istemeyen farklı anlayıştaki gruplar bu konularla ilgili Kuran’ın bütününe ve
Arapça ifadelerinin karşılığına itibar etmemişler, Kuran’ın herkes tarafından
anlaşılamayacağı tezi üzerinden konuyu farklı mecralara çekmişlerdir. Konuyla
ilgili Kuran’ın apaçık söylemine bile
kulak asmamışlardır. Ayette; “Ey Kitap Ehli, Kitaptan
gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve bir çoğundan geçiveren
elçimiz geldi. Size Allah'tan bir nur ve apaçık bir Kitap geldi. 5/15
Aslında bu
süreçlerin başlandığı dönemlerde bugün herkezce çok iyi tanınan ehli beyt
mensupları ile ehli sünnet alimleri arasında islamın aslına tahakkuk etmeyen mevzi konular dışında hemen hemen hiçbir
konuda farklı görüşler ve itikadi anlayışlar mevcut değildi. Hatta onlar Emevi ve Abbasi
zulmüne karşı ortak tavır içindeydiler. İmamı Azmam, İmam Ahmet bin Hanbel,
İmamı şafi, İmam Maliki ehlibeyti çok
sevmeleri ve onları desteklemeleri yüzünden çok sıkıntı çekmişler yönetim
tarafından cezalandırılmışlardır. Bu mevzular bizim kitaplarımıza girmesine
rağmen bir çok Şiacı islamda bölünmeyi körüklemeye çalışanlar bu hususları
sabote etmenin bütün gayretlerini sarf etmektedirler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder